geri

Sana ve her zamana...

26/05/2007

Yalnızlığımdan bitap düşmüş titrek ellerim. Seni arar her yerde gözlerim. Seni anlatır sözlerim. Seni yaşarım ben, seni söylerim. Alkol girer kanıma, söyledikçe dökülür gözyaşlarım. Boynum bükülür, titrer ellerim. Zor gelir nefes bile almak. İçerim, durmadan içerim. Kelimeler olur dert arkadaşım. Saatlerce durmaksızın dertleşirim. Sonra elimle alnımı sıvazlar, saçlarımı koparırcasına çekerim. O öyle bir sıkıntı, öyle bir buhrandır ki yakar her yanımı. Sen dolaşırsın damarlarımda alkole tutunup. Bir araç olur alkol senin bana gelmene. Bu yüzden saçlarını otobüs camına dayayıp gittiğin o güneşli yaz gününden beri her gün içerim. İçtikçe kırarım camlarını o otobüsün. Tutup çekerim seni kolundan, sımsıkı sarılırım. Ama kollarımdan kurtulup geri dönersin o camları kırık sarı otobüse. Tüm dünya güler bana, sen de gülersin. Ve ben ağlarım. O günden beri her gün durmadan ağlarım. Karaların bir ucunu gözlerime bir ucunu da şarap şişesine bağlarım. Ben nereye gitsem o da benimle gelir. Taşıyamayacağım bir yüktür gidişin. Bu yüzden yıllardır oturur dururum o soğuk kaldırım taşının üstünde.



Başladığı yere geri dönen dönüşümlerden ibaret gibi hayat. Değişen çok şey olsa da değişmeyen o kadar fazla şey var ki aslında. Mesela sen... Bu güneşli Ýstanbul sabahında yine yanımdasın. Serin rüzgar ve yemyeşil ağaçlar yalnızlığımızı paylaşıyor. Konuşuyor, durmadan gülüşüyoruz. Korkmadan bakıyorum gözlerine çünkü derinliklerinde ben varım biliyorum. Çiçekler var aramızda. Zor olsa da senin kokunu onlardan ayırabiliyorum. Parmaklarım saçlarından süzülen ışığı takip ederek beyaz yanaklarına doğru kayıyor. Gülümsüyorsun. Gülümsedikçe başımı döndürüyorsun. Dudakların aralanıyor. Beni sevdiğini söyleyecekmişsin gibi ama söylemiyorsun. "Ben artık gitmek istiyorum" diyorsun. Kalbimi yakıyorsun. Kanımı donduruyorsun. Gün batıyor. Süzülmüyor artık ışık saçlarından yanaklarına. Gözlerim kararıyor ve başımı yere koyuyorum.

Mutluluk dediğin nedir? Ne kadardır iki mutluluk arası? Senli günler iki acı arası bir küçücük mutluluk molası. Bekliyorum. Gittiğin günkü güzelliğinle dönmeni bekliyorum. Yalnızlığımı ayaklar altına serip seninle çiğneyeceğim günü bekliyorum ama gelmiyorsun. Tükenmeyen yalnızlığımla cesedimi çiğniyorum. Biliyorum ya da bilmiyorum. Kederimi anlattığım gibi mutluluğu anlatamıyorum. O küçük molalarda bile sensizliği taşıyamıyorum. Þöyle bir sırtımdan alıp yanıma koysam seni, yalnızlığımı da üstüne. Güzelce silkinip ayağa kalksam. Derin bir nefes alıp güneşe baksam. Bakınca bilirim ki yine seni görürüm. Kaldırırım yalnızlığımı ayağa. Alırım seni sırtıma yeniden. Ağırlığınla otururum o soğuk kaldırım taşına. Ağlarım... Dökülen her gözyaşı o kaldırımda kelimelere dönüşür. Keder alırım koynuma, mutluluksa uzaktan bakar bana.

Follow me on Twitter