Her sıradan insan gibi kendimce bir şeyler düşünüyorum ben de. Bazen bir önerme yakalıyorum; geçmiş bilgilerimle kıyaslıyorum; bir sonuca varmaya çalışıyorum. Hatta öyle zamanlarım olur ki hiç işim olmasın, aralıksız saatlerce düşüneyim isterim. Bu istek medeniyetimizin ivmelenmesinde önemli rol oynayan insanoğlunun ateşi bulması sonrasında geceleri uyumayıp hayal kurmasının evrim sürecinde bana bir şekilde aktarımı olabilir (Olmayabilir de... Bu konuda uzman olmadığım için kesin yargıda bulunup taşlanmayayım sonra).
"Bir insanın anadili düşündüğü dildir" şeklinde bir söz suymuştum. Ne kadar doğrudur bilemiyorum ama ben düşünürken Türkçe sözcükler kullanıyorum. Önermelerim Türkçe sözcüklerden oluşuyor. Düşüncelerimi başkalarıyla paylaşmak istediğimde ise öncelikle sesler yardımcı oluyor bana. Türkçe'deki sesleri kullanarak Türkçe bilen insanlara düşüncelerimi aktarabiliyorum. Neyse ki bu sesleri bulmak için ayrıca bir çaba sarf etmem gerekmedi. Benden önce yaşayan insanlar sesleri ve Türkçe'yi çoktan bulmuşlardı. Henüz çocukken etrafımda konuşan insanlar aracılığıyla ben de öğrendim bu dili. Bu hizmet için benden herhangi bir ücret ya da karşılık beklemediler. Böylesine büyük ve kapsamlı bir ürünün tamamen ücretsiz sunulması inanılmaz bir şey.
Düşüncelerimi daha geniş topluluklara ulaştırabilmek için sesler yeterli olmuyor. Bu sebeple yazı dilini kullanıyorum, tıpkı bu yazıda olduğu gibi. Burada okumakta olduğunuz harfler bana okulda ve yine karşılık beklenmeksizin öğretildi. Diğer bir deyişle şu anda anlatmaya çalıştığım düşüncemi sizlere aktarabilmek için bir çok ürün kullanmam gerekiyor. Öyle ki bu ürünler yanında benim aktarmaya çalıştığım düşünce ihmal edilebilir düzeyde kalıyor. Söz konusu ürünleri ben telif hakkı ödemeksizin kullanabiliyorsam, bu yazı için herhangi bir telif hakkı talebinde bulunmam tuhaf olmaz mı?
Anlatmaya çalıştığım telif hakkı konusunun farklı alanlarda gerçekleşmeleri de var. Örneğin bir bilgisayar programı yazabilmek için temelde ikili mantığa ihtiyacınız var. Ne mutlu ki George Boole yıllar önce ikili mantığı dünyanın geri kalanı için bulmuş ve bizler de kullanmaktayız. Ama 0 ve 1 daha önceden bulunmuş olmasaydı Boole ikili mantığı bulabilmek için önce 0 ve 1'i keşfetmek zorunda kalacaktı. Yine ne mutlu ki 0 ve 1, Boole doğmadan yıllar önce bulunmuştu. Boole bu sayılar için kendinden öncekilere telif ödemediği gibi biz de ikili mantığı kullanmak için ona telif ödemek zorunda değiliz. Buradan hareketle içinde ikili mantık kullanılan bir bilgisayar programı üzerinde hak iddia edebilmek için önce Boole'a telif hakkı ödenmelidir.
Geldiğimiz noktada bu son paragraf da benim manifestom olsun. İnsanlık mirası kullanılarak üretilen her şey insanlığın malıdır. Bir insanın belirli bir ürün üzerinde özel hak iddia edebilmesi için o ürünün bütün bileşenlerinin kendisi tarafından düşünülmüş ve üretilmiş olması zorunludur.
Ürettiklerimiz üzerinde hak iddia edemeyeceksek hayatımızı nasıl kazanacağız sorusunun cevabı ise başka bir yazının konusu olsun...
Follow me on Twitter