geri

Bir bilim kurgu denemesi: Yeni

06/06/2009

evrimdeki son sıçramanın üzerinden otuz yıl kadar geçmişti. ortaya çıkan yeni türün üyeleri varlıklarını sesli biçimde dile getirmeseler de fark edilmeye başlamışlardı. insanlara özgü şekilde çoğalmışlar, sayıları artmıştı. ama artan bu sayı çoğalan soruları da beraberinde getiriyordu. insanları bir arada tutan kutsallar yeni tür üzerinde hiçbir etki bırakmıyordu. insanlar inançlarıyla varlıklarını açıklayabildikleri, hayatlarını anlamlandırabildikleri halde yeniler için durum aynı şekilde değildi. amaçsız kaldıkça çoğalmanın anlamsızlığını sezmekteydiler. öyle ki artışları artık durma noktasına gelmişti. insanların kutsallarına karşı ilgisizlikleri ortada hiçbir ortak nokta bırakmıyordu. insanları bir arada tutan din ve milliyet gibi olguların anlamsızlığını fark edebilecek sıçramaya maruz kalmışlardı.

yeniler üstün tür olmalarına rağmen, inançları insan türünü daha güçlü kılıyordu. insanların binlerce yıldır inançlarıyla evrilmelerinin temel nedeni de buydu. doğal seçim inançlıyı seçiyordu. ama nedeni belirsiz bu sıçrama yeni türü bir anda savunmasız bırakmıştı. oysa insanlarla aynı eğitimi alıyorlardı. aynı etkilere maruz kalıyorlar, aynı ikna oyunlarıyla karşılaşıyorlardı. yeni türün ilk üyeleri insanların çocukları olarak ortaya çıktıklarından aileleri dini inançları konusunda onları etkilemeye çalışmıştı. eğitim gördükleri binaların duvarlarında onlara genlerini aktarmış canlıların şan, şöhret dolu geçmişleri yankılanıyordu. son sıçramadan önceki tür üzerinde bu yöntemler yüksek başarıya ulaşmıştı. ancak yenilerdeki bilinç düzeyi -kendilerine de zarar verecek kadar- çok gelişmişti. bu yüzden bu tür etkilere yalnızca gülüp geçiyorlardı. her ne kadar durum böyle olsa da yeniler mutsuzdu. çünkü varlıklarının gereksiz olduğunu düşünmekteydiler. hatta onlara genlerini aktaranlara kendilerini izinsiz dünyaya getirdikleri için sitem etmekteydiler. insanlar artık onlardan rahatsız olmaya, onları dışlamaya başlamışlardı. çünkü insan türünün bilinç düzeyi henüz yeterince evrilmemişti. kendileri gibi düşünmeyenlere saygılı davranabilmekten uzaktılar. inançları onları öylesine sarmıştı ki bilmek ile inanmak olgularını karıştırır olmuşlardı. ama söylediğimiz gibi inançları onları bir arada ve güçlü kılıyordu.

durumu gören yenilerin önde gelenleri bir çözüm arayışına girdiler. insanları bir arada tutan kutsalların benzerleri yeniler için üretilebilir miydi? din kavramı yenilerin bilinç düzeyinin çok gerisinde kalıyordu. milliyetçilik yalnızca bir espri konusuydu. yeni türün üyelerinin birbirlerine üstünlüğü olmadığını doğumlarının üzerinden bir kaç yıl geçer geçmez fark edebiliyorlardı. sonra akıllarına insanların tarihinden yola çıkarak bir çözüm yolu geldi. insanlık tarih boyunca bir iyi, bir de kötü kavramı yaratmıştı. tanrı, şeytan; cennet, cehennem; günah, sevap gibi kavramları yaratarak bir denge oluşturmuşlardı. bu dengenin sağlanması onların hayatını anlamlandırmış, binlerce yıldır insan türünün varlığını devam ettirebilmesini sağlamıştı. benzer bir durum insanlar ve yeniler arasında yaratılamaz mıydı? insanların yenileri dışlaması bu yönde kullanılabilirdi. öyle de yaptılar. insanları düşman ilan ettiler.

Follow me on Twitter